Saturday, April 20, 2013

Toprak, açlık ve Emily'e

Emily I

Yüreğim ağzımda okuduğum şiirler var
Emily Dickinson gibi aralarını ayırdığım kelimeler
hep beyaz giyerim ben de,birtek ölü toprağı yok üstümde
herkes derdini gelip bana pazarlar
üstü kalsın hayal kırıklıklarımın madem
öldürmek için dokunmazki gece
doğmaya da yeniden kimsenin hakkı yoktur,
Pijama ile gidilen iş görüşmelerinde, çapaklar konuşur
Kendimi ise aldım, özgeçmişim fena değildi
Yol parası, patron azarı da cabası,
saat sekiz, duraklarda ter kokularıyla sohbet ede ede
ayakkabılarıyla bakışa bakışa koltuklarda oturanlarin
üç vakte kadar ulaşacağım bir şirket benimkisi
Bir mum ışığında yayınlamayacağım şiirler yazacagim
Tövbe etmek yasak, şarap içmekte...
Her tövbe bir iz bırakır masumhanemde
ve şarap haramdır, hem ayıp olmaz mı sarhoş olmak işyerinde?
En yakın arkadaşımın kardeşimle evlenmesinden daha piyasa acılarım var
nereye gitsem benimle gelen, en içerimde
Sen de ağlama artık Emily, ölüm gelsin de
Tabutun soğumadan yeni isimi kutlayalim
en ikindi bir vakitte!
Cocuklar açlıktan kivranirken okul bahcelerinde...
ayakkabisiz cocuklar
benim ve senin olmayan cocuklar, heryerde...






No comments:

Post a Comment