Saturday, April 13, 2013

İşte ben bu diyardayım, bu tarafta, herkes bi tarafta ben bi taraftayım, garibim, mazlumum, ama şükür ki kendi krallığım var, rahatim pek yerinde, düşkün ve yoksullara sınırsız konaklama!


herşeyin çok ama çok bunaltıcı olması seremonisi

dayak atmak dayak yemekten daha çok acıtır aslında, çünkü bir başkasına acı çektirmekte aynı acının sana yaşatılmasını düşündüğündeki üzüntü de vardır...

Ne acıdır bazen, ne yürek yıkıcıdır

İnsanları kırar ve ağlarım

İnsanlar beni kırar kalbim çok deli atar

Ben sinirlenince gözlerim renk değiştirmez

Ben herkesin bi tanıdığına çok benzerim

Beni anlayanlarla anlamayanlar dost olabilir

Ben bazen pek etkisiz bir elemanım

Bu kadar ben diyince bi garip oluyorum

Biz deyince de "kollarımı acaydım" gibi mana ediyor

"Bütün dünya buna inansa birlik olsa, hayat bayram olsa" şarkısını beş yaşındayken bile gülmekten katila katila dinlerdim. Halamında ayakları 42 numara olsa amcam olsa uzansak sonsuza misal...

Bazı insanlar komik değildir, komik olmayı bu kadar cazip yapan ne ki, içimde ciddi insanlara hazırladığım bir misafir odası var, yeni bir eve çıkana kadar süresiz kalabilecekleri

Çok fevri bir insanım, çok çabuk karar veriyorum, çok çabuk tepki gösteriyorum, üzülmekten de çok yoruluyorum. Kendimi bazen evde unutmak istediğim çok oluyor...

Hiçbirşeyi abartmama gibi öpülesi, başta gezdirilesi bir huyum da var...

İnsanlar bana "net ol" dediklerinde onlarla "bak bakalım ben şu kuyunun dibindemiyimcilik" oynamak istiyorum..bu oyunun patenti bana aittir. kuyuya inenin geri dönemediği çok zevkli bir oyun!...

Bir Emily Dickinson olamamak hüzünlendiriyor bazan...Sessizliğin yudum yudum ölüm denizine taşıması beni...

Bazı insanlar buluyorum, çok bana benziyor, ama dilim dönmüyor arkadaş mi olabilsek sence biz mi acaba mı ki nasıl olursa misal şen diyelim benle oldun desek mi arkadaş dedim ben mi bunu peki .......kdjf,kxcjvbbn, işte yalnızlık bu cümlenin satır aralarında mı gizli, anlam etmiyorum ama anlam edenlerin de cellatı oluveriyorum....

Hergüne "artık bundan sonra hiç....." diye başlıyorum (Boşluğu kendi yeminciklerinize göre doldurabilirsiniz, aa bi dakka burda hazır doldurulmuşu var! "bundan sonra hiç bir şeyi kafama takmayacağım, hep ders çalışacağım"

Her insanda "ya geçen Zeynep dedi ki" etkisi bırakıyorum...Bu hoşuma gidiyor, sonra kendimden tiksiniyorum... Sanki emanet mali pazarda satışa çıkarmak gibi, tobe tobe...

Otuz yaşıma gelince sevinçten çıldırmayacağımı biliyorum...Otuz yaşı çok büyük bi yaş bence, otuz yaşındakileri aileleri bakım evine bıraksın o ne öyle ya iki elin parmağıyla üç defa ooon yiiirrrmiii öttüüüzz, çık çok büyük ya puffttt!

Pegamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellemin en çok beni dumura uğratan hadisi şerifesidir, ayaklarını opebileydim keşke, belki bastığı yere ALNIMI sürerdim belki... Kimbilir belki ne sözleri ne hareketleri var azıcık düşünsem beni yaşamaktan soğutacak..."Asrı saadetten önce altın olanlar, asrı saadetten sonra da altındılar" mealinde bir hadis...

En çok anlatmayı sevdiğim hikaye şudur, ibretli hikaye buyrun bir dahi aşk ile pozisyonunda dinleyelim lütfen Bir gün mukabele okunduğunda ben dinlemiyor kendime kurandan tefe'ül çekiyordum. "Yarabbi" dedim, "yarabbi, bana öyle bir ayet buldur ki bu mealden hayatıma geçireyim onu" dedim, duaların kabul olduğu saate denk gelmiş olacak ki bu fakiri eli boş göndermedi Gani Rab. Elimle açtığım ayette parmaklarımın ilk değdiği satırda şu ayet vardı, DIKKAT -tüylerin ürpermesi için son on saniye geliyor- "Okunan Kur'anı dinleyin ki katımızdan size rahmet insin" Kendi kendime yerimde zıpladığımı hatırlıyorum, mukabele okuyan teyze de  "N'luyor bu çocuğa yahu?demişti" Allah benle konuştu nasıl deseydim?
O gün sanki "cub" diye kuyuya düştüm, Tur dağında "ayakkabılarımı çıkardım" ve "hilal gibi ikiye" bölündüm. Allah'ın azarı bile çok pek bi muhteşem ya, çok pek otuzbinkatrilyonyüzbinotuzdokuzyüzmilyonlar kere!

İşte ben bu diyardayım, bu tarafta, herkes bi tarafta ben bi taraftayım, garibim, mazlumum, ama şükür ki kendi krallığım var, düşkün ve yoksullara sınırsız konaklama!










No comments:

Post a Comment