Thursday, May 2, 2013

Konserve Yalnızlıgım


hayat iki kıvranır ellerimde
can verirdi,
annem eğer örtebilseydi düşlerini
düşlerimin üzerine bir gece vakti!
noktasız virgülsüz ve arsız
anlatırdım sana kaç yaşındaydım
bir oyuncağa baba olduğumda.
noktalama işaretçilerinin biçtigi
talihten aşklara varılmadığını
bir çıkmaza girdiğimde anladım
Her gece kırıntılarca ufalandığım
merdivenlerde
nimet nimet eziyorlar beni, hor goruyorlar.
elbet hiçbiri değil, tam elli yaşında
doğduğu gunden beri.
sağnak sağnak ısınırdım benim olmayan
düşlerinizin baykuş avcılarından
tanınan sofralarında misafirlendiğimde...
misafirlenmek mi diyorsunuz? O da ne?
bir kelimede ben konuşayım olmaz mı?
onayını almadan izmaritli fotoğraflarınızın...
büzüşmüş parmak uçlarımın
yer yer dokunduğu suretlerden
bahsedeceğim isim vermeden...
insan yalnız toprak onu özlediğinde ölmüyor
korkmayın!
ölüm, toprağı özlediğimizde geliyor
adım adım varacaksınız kendinize.
her sayfa kenarında sizden bir leke
bulabilirmişcesine
insan uyurken teninde
ümit/varlığınızı sırtınıza alın
                                                 yağmurlar üşütür bizi bambaşka bir dilde

No comments:

Post a Comment