Tuesday, May 28, 2013

Boyle buyurdu Zerhost..

Kotu olma sanati 1

iyi biri olmak nasil emek istiyorsa, iste aynen oyle de kotu biri olmanin getirdigi sorumluluk ve gorevler mevcut...Kotu biri ama gercekten kotu biri olabilmek icin once iyi biri olmalisiniz ki kotulugun gereklerini hakkiyla yerine getirebilesiniz...Tipki bir sinavda butun sorulari yanlis yapabilmek icin hepsinin cevabini bilmek gerektigi gibi...

Kotu olmak amaclarimiza ulastigimizda bitecek bisey olmamali..Yani bu filmlerde gordugunuz kotu karakterleri taklitten bahsetmiyorum. Hani mesela birine asiktirda bu kotu karakter onu elde edene kadar herkese zulmeder gibi degil...Gercekten kotu olmak, kotu olmak icin kotu olmak, mukafatini, zararini dusunmeden... Giybet mi yapilacak basi cekmek gerek, boyle lafi dolandirmadan, arkasindan konusacagimiz kisi kapiyi kapatmadan daha..."Ya giybet oluyo ama" demeden cesurca... icine ustaca kaliplasmis yalanlar serperek "ben zaten onun yuzune de dedim" gibi emin...

Mesela biri ile dalga mi gecilecek, "ben onun iyiligi icin soyledim" demeden yurekli bir sekilde...Ve yahut birinin anlattigi bir hikayemi calinip piyasa yapilacak, "ya bizim bi arkadasin basina da aynisi gelmis" gibi baslamadan, cesur, "benim basima geldi ya aynisi" diyebilecek....

Hem diyelim birinin kuyusu mu kazilacak, "ya benim niyetim o degildi" diye korkaklik iceren cumleler olmaz hayir, "planladim yaptim pisman degilim" gibi yuzu ak...

siz bunlari tam da bir ev ortaminda deneyin... Devam edecegiz, kotu olmak dostlar pek cetrefilli...

Nietzsche Zerhostlar gordum buyuramiyor
Nietzsche buyuran gordum bir Zerhost degil! 



Friday, May 24, 2013

Haz Makami


suan ders calismam gerekiyor, bir saatlik aralar veriyorum on dakikalik calismalarin ardindan, muzikler dinliyor kurabiyeleri ufak ufak hirpaliyorum on dislerimle bir yandan paketlerinin ustundeki kalori oranlarini incelerken... sonra mideme ulastiklarinda, iclerindeki sonradan eklenmis zerre miktari protein oraninin yag orani ile kavga ettiklerini duyuyorum…Protein “izin verirseniz ben bu zavalli kiza bi faydam dokunsun istiyorum” derken, doymus yag orani “benim icin hava hos na’parsan yap” diyor. Doymamis yag orani itiraz ediyor tabi, adi ustunde “doymamis” biraz problem cikarmasi kacinilmaz…”Doymus yag orani doymamis yag oraninin halinden ne anlar ki?” diye dusunuyorum ister istemez… Sonra kendi kendime kiziyorum, niye yedin? Ha niye? Gerisi zaten benim yirmi alti yildir cok alisik oldugum bir hikaye “bundan sonra paketlenmis urun yemiycem, hele tatli asla” bende soyledigim cumle de bal gibi biliyoruz, kurabiye gordum mu aklimin bi kismini yola sacarak dolasiyorum ben... geri kalan kismi bes yasindaki gunlerimde kullandigim kadari iste… Freud hakli icimizde emirlerini derhal yerine getirmemizi emreden bir “haz makami” var. Bu “haz makami”ni ben uydurdum, yani haz makamindan kasdim, nefs aslinda, nefsi emmare, herkesin icinde bulunan hani, hic faydali, pek zararli… Gazali okumak tekrar ve tekrar acitiyor beni, musluman boyle olmamali, mideni kontrol edemediginde aslinda surekli sifirlanan bir mekanizma haline geliyorsun, “bi daha asla” hikayelerinin de basrol oyuncusu… Insan buyudukce akillanir derler, iste bu kisim beni insanlar ikiye ayrilir diye soylemeye zorluyor: ben ve digerleri…
bu yazinin konusu ne olsunki? ders calisma arasinda yazdigim yazilarda anlam aramamaliyiz, cunku bunlar hep baski altinda sarfedilmis dusunceler…


Isiksiz pencerelerimden dunyayi seyretmeye calisiyorum
Mor bir tanesi gozumu aliyor
Sonrasi hayra yorulmayan bir suru ruya iste…

Resim yok, sarki da yok bugun size, sevdiginiz bitanesini acin dinleyin, sizin adiniza herseye karar vermekten biktim usandim
Kapiyi disardan kapayin, ya da bi bakin bakayim ben iddia ettigim gibi uzak doguda yasayan bir roma prensesi miyim? 

Dogum Roma benim, guluslerim cekik gozlu…

Tuesday, May 21, 2013

Allahi sevmek

Allahi cok sevdim
O'nun yildizlari vardi
Karanliklari isikli yorganlarla uzerimize atti
bizi O degil
O'nun varettikleri yalniz birakti...

Allahi sevdim
O'nun sokaklari vardi
Ayak izlerimizin can cekistigi yollar
Askin sokak lambalarinda aklandigi
Bizi O degil
Yagmurlari kanatti...

Allahi sevdim
Dilimden dokulen "Bela" vardi
neden bozduk sessizligi?
madem sukut bir ikrardi...

Allahi sevdim
Ucsuz bucaksiz denizleri vardi
Aski yazmak istedim
ne kalem ne sayfa kaldi
Bizi O degil
Onu gokyuzunde arayan
bakislarimiz aldatti..

Wednesday, May 15, 2013

Birsey yazacagim
kimse bilmeyecek, ve birsey daha
Uzattikca uzatacagim konuyu
Hicbirsey yapmak istemeyisimden tut
Insanlara hic guvenmeyisime kadar...

Ruhumdaki sakli bahcede
bir cicek yetistirmek istemiyorum mesela
devam etmek
bir sonraki satirda
ne soyleyecegimi bilmeden iste
oylesine..
ben senin bildigin insanlardan degilim
bilmediklerinden de
bilinmeyi hic beklemedim
bilindikce de eksilmedim....

konuyu uzattikca sen dinliyomus gibi yapacaksin
belki istahi kacacak soyleyeceklerimin
gozlerini cevirme ne olur
insan en cok anlatamadiginda anlasilmak istiyor
kem kum' "biraz yardim et, bi iki cumlenin ucundan tut" demek
"dilim koptu kaldiralim su ima ettiklerimi gonul raflarina
aralarina naftalinler serperek"
daha uzun bekleyecekler orada
yazdikca yazilacak belki sustukca susulacaklar...

uzattikca uzatacagim yoksa konuyu
gramafonlar bu kez benim icin soyleyecek...

gunahlarini unutmak icin sarhos olmaya benziyor benimkisi
hata ustune hata, tovbe ustune tovbe
anlatacaklarim bitmedi ama
en son sozu en once soylerim diye korkuyorum
o kolyeyi her yeniden taktigimda
yine yeni bir insan olacagim saniyorum
yalan soyleyebilen bir ayna bul
ve beni mutlu et
belki bende o zaman
ruhundaki sakli bahcesinde cicek yetistiren
biri olurum, incinmemis, naif...

hep anlasilmis biri, bilindikce eksilmis
bilinmek istemis...

Tuesday, May 14, 2013

Kalemim anasinin evine gitti, kelimelerim ve ben perisan ortalarda kaldik, meger gonul hanemizi cekip ceviren fedakar kalemimmis, anladim...

Cekti gitti, neye kizdi tam anlayamadim, tabi ya bir ara begenmedim, kusur da buldum, ama her insanda olan huylar benimki de, eve ekmek getiriyom mu getiriyom, yedigi onunde yemedigi arkasinda, ne isterse yapiyom iste daha ne yapayim, cekti gitti...

Ben hod hod bir adamim tamam, azicik hirpalamisimdir kabul, ama simdi uc kelime ile ortada kaldim, gozumun ta icerisine bakiyorlar, ben onlara Kalemim gibi bakamam ki, "ah niye gittin be hayirsiz, don" demek kapisinda aglamak istiyorum ama gururlu adamim ben yapmam oyle egilmem....O gelecek, ayaklarima kapanacak, affet diyecek bana, bende yazdigim hikayelerdeki gibi, sarilacagim nefesi kesilene kadar, sen asil affet beni diyecegim, gitme bir daha ne olur dagitma beni!

Lezzetsiz sacmaladim, domates sossuyla zenginlestirip servis edin, benim Kalemim hep oyle yapardi ah ahh...

Ama donecek biliyorum, donusler hep muhtesemdir nasilsa, cunku gelirken daha fazla hamd etme firsatini da birlikte getirir giden, kalemim gelsin ben onu saraylarda yasaticam, hele bi gelsin...

Simdi buraya uygun bir sarki bulmak gerek, acili falan soyle, ortaligida toparlayayim, elbet donecek, belki kelimelerimize iyi baktigimi gorurse bi daha gitmez!


Doneceksen beni imla hatalarim da kabul edeceksin, yoksa mukemmelle herkes olmak ister!

Friday, May 10, 2013

Ayranim Pek Eksi

Issiz bir caresizlik icinde, adima bicilmis bir hayat yasiyorum ya hani ben, ama fakat yo hayir ben aciyabileceginiz bir kedi yavrusu degilim henuz...Aklimi basima aldigimda hayat daha cekilmez geliyor, hadi bende soyle diyeyim diyorum "oyle olmasi gerekiyordu ve oyle de oldu" degistiremeyecegim bir gecmis kaygisinda gelecegime "senden bi nane olmaz" turkusu soyluyorum, sozleri soyle ben kendim yazdim, uykusuz tavanda hayatimi izledigim gecelerde...

"senden bir nane olmaz gulum,
senden bir nane olmaz..
Acilarin cok bayat
keskelerin sahane"

Ugrasma gulum ugrasma
elin yogurdu hep tatli gelecek sana
senden bir nane olmaz
ugrasma
ayranin eksi senin ugrasma"

Evet bu acikli turkude de anlatildigi gibi, pes ediyorum ben kendimi anlatmaya calismayacagim artik, madem hayat beni milyonlarca kez randevulasmamiza ragmen ekti, agac etti, benden bir nane olmaz...

Annem hastaligimin teshisini koydu, "Rab icin reddetmeyi ogrenemeyen evlat" sendromu...

Fikirlerimi en cok horlama sesi esliginde toparlayip yaziya dokebiliyorum, ben cok komik bi kizim, insanlar "ne neseli kiz" diye yureklerinde yeni bir ev bulana kadar kalabilecegim bir yer acarlar tanistiktan iki dakika sonra...Hep sozler veririm ama tutamam, cunku kimseye hayir diyemem, ama eger bir insana zararimin dokunacagini hissedersem kendimden cok kestirme bir sekilde nefret ettirebilirim, buna mecburumdur, ben iste o yesil cam filmlerinde kanser odugunu ogrenen kizin sevdigi adama "seni sevmiyorum defol" diyen kizin replikleriyle zehirlenmis bir bunyeyim, acizligimi su cumleden cikarin, on parmak klavye kullanamam ama kullaniyormus gibi yaparim, benim icin zeka ile on parmak klavyede yazi yazbilemek arasinda cok ama cok dogru bir oranti vardir, bu yazinin basligini koymadim, ne denebilir ki bu yaziya? Mal gibi oldu, dokundugum herseyi kendime benzetirim ben...Mal gibi yaparim,
 "Mal" kelimesi bunyesinde yetistirdiginiz dusuncelere selam ederim! O mal dusuncelerinizin kahramani hep benim hep ben! Bu yaziya da baslik buldum "Ayranim pek eksi" Bu arada bu ayran kullaniminin gundemle hicbir alakasi yok!

 Igrenclesmiyorum, bayagilasmiyorum, gundemi takip etmiyorum, yazdigimi silmiyorum bu krallikta yasak! Isine gelirse! Hadi kalabalik etmeyin simdi...

Kuru nane reyonumuzda indirim baslamistir!



Konuya uygun muzik, bu mesela bana final haftasini hatirlatiyor, ince sizilari var icimin kabarik bir ene!

Wednesday, May 8, 2013

Mucidin Gozyasi



Ben Maviyi icad ederim belki anne,
bana kucucukken sen
ufleyerek yedirdin gokyuzunu...

Kanimda dolasmis benim,
Iste besbelli,
Masmavi..

Bulutlu gunlerimde
Icime susmayi ogrettiginde
Ben Maviyi icad ederim belki anne
Kimseyi mutlu edemem yine..

Gosyasi,
Iki vadi arasinda sagnak sagnak dokulurken
tam o anda bagirsam ben
"Buldum!" Maviyi bulsam anne
Inanirlar mi bize?

Inanirlar mi?
gokyuzu hala
benim ta icerimde...






Tuesday, May 7, 2013

enfes bir caresizlik...

enfes bir caresizlik
catlamis duvarlarindan sizan
saatlerin cocuklugunu parcaladigi yerden
gordugu yuzlerde bir gulumseme ariyor
enfes bir caresizlik onunkisi,
tam kivaminda...
zamani saclarindan tutup
ayaklarina sereceklerse eger
dili cozulur belki de der
"ayak seslerini duyuyorum gidislerinin"
enfes bir caresizlik
tam burda
kalbini isaret ediyor.
enfes diyor caresizliginin adina
enfes diyor inadina...

Sunday, May 5, 2013

Bu kizin reply tusunu asiri acimasizca ve hunharca ve defalarca oteledigi, ittirdigi, bastirdigi yuutup videolarindandir...


Belki de benim payima dusen, adima bicilmis olanlar belki benim beklediklerimden cok otededir, Rabbin beni cok iyi tanidigini biliyorum, ne istedigimi  en cok O bilir...Belki burun kivirmamam gerekiyordur, belki de buraya kadardir, ne bileyim belki bir imtihandir...Hayatimdan keskelerimi orakla temizleyip umitlerimin yesermesine izin veriyorum, irgatlik zor azizim tokezliyorum...Yoruluyorum, unutuyorum capalamayi hayat tarlami, bir bakiyorum keske otlar sarmis tohumsuz filizlenen umitlerimi, bir turlu buyuyememisler...Bu parcayi  piyanolayan cocugun bu yazdiklarimi anlama ihtimali kadar zayif bir ihtimal istediklerime kavusmam, bazen de an meselesi...Istediklerim oyle cok bilindik seyler degil ha, parayla satin alinacak seyler hic degil! Kendimle yaptigim yuvarlak masa toplantisinda hayatin bize ne kadar dusman oldugunu konustuk, ve bazi insanlarin da cok kotu olduklarini...Bu ara gundemimizde beni nasil yasayageldigim hayattan ve olumsuz dusuncelerimden kurtarabilriz? var...Sonra icimden bir seyirci sordu, "Ne istedinde olmadi?" "cok guzel soru" diye cevapladik, "bu senin odevin olsun o halde calis haftaya bize anlat!" Herkes bildigi isi yapsin, hayat zaten hep calismadigimiz yerden cikmiyor mu? 

Ne istedigini bilen insanlar bana bir power point sunumu yapsin, aciklasinlar, tam o "ben bunu istiyorum" asamasina nasil gelmisler, tamam mi? dagilabilirsiniz simdi!....

Thursday, May 2, 2013

Konserve Yalnızlıgım


hayat iki kıvranır ellerimde
can verirdi,
annem eğer örtebilseydi düşlerini
düşlerimin üzerine bir gece vakti!
noktasız virgülsüz ve arsız
anlatırdım sana kaç yaşındaydım
bir oyuncağa baba olduğumda.
noktalama işaretçilerinin biçtigi
talihten aşklara varılmadığını
bir çıkmaza girdiğimde anladım
Her gece kırıntılarca ufalandığım
merdivenlerde
nimet nimet eziyorlar beni, hor goruyorlar.
elbet hiçbiri değil, tam elli yaşında
doğduğu gunden beri.
sağnak sağnak ısınırdım benim olmayan
düşlerinizin baykuş avcılarından
tanınan sofralarında misafirlendiğimde...
misafirlenmek mi diyorsunuz? O da ne?
bir kelimede ben konuşayım olmaz mı?
onayını almadan izmaritli fotoğraflarınızın...
büzüşmüş parmak uçlarımın
yer yer dokunduğu suretlerden
bahsedeceğim isim vermeden...
insan yalnız toprak onu özlediğinde ölmüyor
korkmayın!
ölüm, toprağı özlediğimizde geliyor
adım adım varacaksınız kendinize.
her sayfa kenarında sizden bir leke
bulabilirmişcesine
insan uyurken teninde
ümit/varlığınızı sırtınıza alın
                                                 yağmurlar üşütür bizi bambaşka bir dilde