Sunday, April 20, 2014

Ilelebet konusmayalim?

Belki benim ben oldugumu bilmeseniz daha guzel daha mozaik mermerler doserdim adimlarinizin altina, ne degisik bir hikaye derdiniz belki, ne acikli..ama simdi yazsam herseyin altinda bir gerceklik payi ararsiniz ben bilirim sizi, benle tek konusmayi da istersiniz, "suraya gecelim mi?" "sorun ne" "nen var kuzum?"...

Benim ile size cok ilginc gelen olaylardan yola cikar, azicik ama muhakkak kimyamizdan bahseder misalen "bizim senle farkli bi arkadasligimiz oldu dimi?" ya da dur daha iyisi var "sen bi baskasin" der sonra ustune biraz "seni bir ben anlarim" seper oh hop uff e ama yuh ama orda bi durun...Cok acaip cozulesi hakkinda konusulasi bana bol bol akil verilesi ben var ya senden daha terapistim  o okulu bosa okudun denilesi, yemekten sonra icilesi yahu ulan canim insanlar tereciye tere satmayin rica ederim... Ya senin cozumun kadar kafamda tilki var benim hu hu? hem ya ben cok kizginim simdi devam edemiycem...

sizi Robert ile basbasa birakayim, mendil var ust cekmecede, battaniye alt cekmecede, ben evde bile yokum cay var temiz carsaf geberene kadar horlayin iyice dinlenin horlayin horlayin tavan basimiza yikilsin agzina bagriyim... cok afedersiniz, cicekli fistanlar giyen cici kizlar boyle konusmaz..ama ben aksi bir yasli olma yolunda pek emin adimlarla ilerliyorum...saadetler..

Duvar Onarımı

Donmuş toprağın dalgasını duvar dibine gönderen
Duvarı sevmeyen bir şeyler vardır,
Ve güneş altında kazara döker yukarıdaki iri kayaları,
Ve iki kişinin yan yana geçebileceği boşluklar oluşturur.
Avcıların marifeti başka bir şeydir:
Taş üstünde taş bırakmadıklarında
Onarım yapmaya geldim onların ardı sıra,
Fakat gizlendiği yerden çıkarırlardı tavşanı,
Hoşnut etmek için havlayan köpekleri. Bahsettiğim boşlukların
Yapımını ne kimse gördü ne de işitti,
Fakat baharın onarım zamanında buluruz onları orada.
Tepenin ardını bilsin istedim komşum;
Ve bir gün buluştuk çizgide yürümek için
Ve tekrar belirlemek için aramızdaki duvarı.

Yürürken koruruz aramızdaki duvarı.
Her birimizin payı tarafımıza düşen kayalardır.
Ve bazıları somun gibidir ve bazıları handiyse gülle
Dengede tutabilmek için onları nöbet tutmalı:
“Sırtlarımızı dönene kadar sen orada kal! ”
Dokunarak onlara kuşanırız parmaklarımızın pürtüklülüğünü.
Ah, yalnızca başka bir oyundur dışarıda oynanan,
Herkes bir tarafta. Dahası da var:
Duvarın olduğu yerde duvarın gereği yoktur:
Onun ağaçları hep çamdır ve benim bahçemde ise elmalar.
Elma ağaçlarım asla karşıya geçerek
Çam ağaçlarındaki kozalaklarını yemezler, diyorum O’na.
“İyi çitler iyi komşular yaratır” diyor yalnızca.
İçimdeki haylazlıktır bahar, ve merak ederim
O’nun aklına bir fikir koyabilir miydim diye:

“Çitler ne diye iyi komşular yaratsın ki? Çitler
İneklerin olduğu yerde değil midir?
Fakat burada inek yok ki.
Bir duvar örmeden önce bilmek isterdim
Neyi duvarın içinde ve dışında bırakıyorum,
Ve kime bir suç yükleyeceğimi.
Duvarı sevmeyen bir şeyler vardır,
Duvarı yıkmak isteyen”. “Peri” adını takabilirim O’na,
Fakat tam olarak peri değil, ve keşke
Kendisi söyleyebilseydi kendisine. Orada görürüm O’nu
Her bir elinde tepesinden kavradığı bir taşı
Kararlılıkla getirir, tıpkı taş devrinin yabanisi gibi silâhlanmış.
Karanlıkta kımıldar gibi gelir bana,
Ağaçların ve ağaç gölgelerinin değil yalnızca.
Babasının söyleyişinin ötesine geçmeyecek,
Ve bunu çok iyi düşünmüş olmaktan hoşlanır
Ve yeniden der ki, “iyi çitler iyi komşular yaratır”.

Robert Frost (1874-1963, ABD)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy

No comments:

Post a Comment