Saturday, September 21, 2013

Yas var burda Mourning Mourning anlayacagin, hadi uzaklasin gidin, herkes kendi bayramini kendi icinde kutlasin, buralarda bayram olmayacak bir zaman

basima gelmez dedigim seyler basima geldi...cok sevilesi uyutmamis annem beni, cirkin uyumusum, cicekli elbiseler giydirmemis, babam pabuclarimi denetlemis tozu var mi izin vermedigi yerlerin, ben kendi kendime bir kuyu insa etmisim icimde, beklemisim, kalin kirmizi perdelerin arkasinda cok beklemisim...o kadar cok gunessiz kalmisim ki simdi gunes gormus bir basagi severken bile incindi ellerim...dusun o basak haliyle incinmeden olgunlasmis, ben birak gunesi gormeyi, gunes gormus bir basagi bile sevemedim incinmeden... perde arkasinda yillarca beklemis icinde kocaman bir kuyu olan ve tek sermayesi kimsenin ugramadigi koca bir krallik olan bu gonullu tantanayi zaten kim napsindi ki? Ne olsundu, ne olsundu?

Simdi burda gurultu etmeyin, gidin bayraminizi eglencenizi otede yapin, ben yas tutuyorum sabirla, yapay gonul golunden aksama yemelik yas tutuyorum, oltamda canimi yakan kelimeler...yanina bol limonlu salata yapariz olur biter...

ben incinmek bilmezdim Arif ne oldu bana boyle? kac aksam devirecegim bu delilikle...




Thursday, September 19, 2013

cesaretimi valize tikistirip sana titreyen gozyasimdan bir tembih birakacagim "birak herseyi, kendi hayatini yasa, baskalarinin kirptigindan ne kadari kaldiysa geriye"

uzaktan uzaktan ilisip kanimda bir akrabalik kurdun, bir ayagim gitmeye idmanli, bir ayagim bank gorunce bir lokma soluklanmaya...

kelimeleri tel tel edip katlamadan daginik daginik oraya buraya sacisimdan, kutuphanede sessiz otururken simdi bagira cagira aglasam kac kisi sasirir kac kisi korkar kaci bana acir diye hesap kitap yapisimdan, biri benim kotu kokacagimi dusunur diye odumun patlayisindan, hep bana benzeyen ama cok farkli bir hayat yasayan baska bir kiz olarak uyanmak isteyisimden, hicbirseyi sizler kadar dikkate almayisimdan, bazen kendimi cok onemli biri gibi, bazense caktirilmadan burundan cikarilip, once parmak uclarinin yardimiyla top haline getirilip sonra bir tarafa firlatilan yemyesil bir sumuk parcasindan farkli hissetmeyisimden, bu kadar uzun cumle kurup sonra okunmayacagini dusundugumde uzulusumden ki okunsa kac yazar seklinde kendimi bilinmez bir ozguven ucurumundan firlatisimdan ve su kural tanimaz dil kullanisimdan haberdar olamadan cesaretimle bir cay icmek icin toplandigimiz ilk anda sana tembih ustune tembih birakacagim...

kisisel goruslerinizin cani cehenneme insanlik...gelin gorusmeyislerimizi boluselim...

eyvallah

Wednesday, September 18, 2013

Gemilerle her gece cok uzaklardan donebilen ikinci kisiyim....



              biraz yalan olabilmeyi becerebilseydim daha iyi olurdu, kendi kendime yetiyorum ben...

Monday, September 16, 2013

Bana anne demeyen çocuklar


I
kendime dirseklerimi üstünde çürüteceğim bir masa almam gerekecek
desinler ne çok okudu ne çok didindi
hiç ağlamayan bir bebeğin beşikte
sallanması gibi sallanmayan bir masa
bana anne demeyecek bir bebek gibi
kendi ayakları üstünde henüz duramayan bir masa

kendime kendim kadar üzgün bir masa almam gerekecek
desinler ne çok ağladı ne çok didindi
yaşına yeni girmiş oyuncak bir atın
toprağımda salınması gibi saglam bir masa

kendime tam da bir eylül sabahı
eskiciden belki bir masa almam gerekecek
desinler ne çok aradı, ne de tez buldu
önlüğünün yakasını bağlayamayan bir çocuğun
tedirginliği kadar üşengeç bir masa

ömrü okumakla geçti bak masası şahit desinler
ne sağlam masaymış ha iyi dayandı desinler
çok okudu çocuğu da yoktu ya
masayı kime bırakacak ölünce desinler
desinler ne çok okudu ne çok didindi
bir masa kadar hatırlanacak şimdi...