Saturday, November 26, 2016

Bugun cok garip hissettim...

Buraya yazmaya Amerika'da iken baslamistim, buraya yazmak sanki en iyi dostumla konusmak gibiydi...sanki gunler bosuna gecmiyodu buraya yazinca falan, ihtiyac duydugum zamanlar da oldu buraya yazmaya, bazen de sirf yazabildigim icin yazdim...bugun #pizzagate hastagi ile okudugum sahid oldugum korkunc seyler disinda siradan ders calistigim herhangi bir gundu... aslinda beni bu sefer yazmaya ne iteledi bilmiyorum, yalniz falanda degilim eskisi gibi, en iyi arkadasi esi olan sansli kimselerden biriyim, esime aklima ne gelse anlatiyorum ama bugun ogrendigim butun dunyayi kundaklamak hissi uyandiran bu takim seyleri onunla paylasmadim, yani ogrenip uzuluyosun insanin elinden bir sey gelmiyor ki, bela falan okuyosun, nasi bi dunya bu ne igrenclik diyosun kalan islerine devam...insanlik boyle bir sey, bile bile yasamaya devam edebilmek... ben ne yapabilirim ki? ne yapmali? sorumsu dusuncelerde bogulup bogulup rutinin icinde nefes almaya devam etmek...

Her nerde yasaniliyorsa ve de yasatiliniyorsa falan fismekan whatever hatta..

Saglicakla gidin, zira kalmanizi gerektirecek pek bir sey yok...

Monday, January 4, 2016

çirkin yanlarımla tanışmak...

öldüğümü duysam ben de çok üzülürdüm, hayatın ne kadar boş olduğunu düşünürdüm, vay be derdim, sonra su kaynayınca çayı demler bi iki fragman daha izler saatin geç olduğunu farkedip hiç bişi izlemeden bissuru boş vakit kaybettim diye de üzülüp yorganın onu ısıtmamı bekleyen kollarına atardım kendimi, demem o ki en az sizin kadar üzülürdüm ben de duysam ki ben ölmüşüm, gitmişim hayatımdan ve hayatlarınızdan...gerçi benim ölmeme gerek olmadan gittiğimde olur, anlamını yitiren anlara içelim o zaman, içtiğim şey çay üstün zeka çay, içmek eyleminin kendine oturttuğu en çirkin anlamda bu olsa gerek, içmek, içki, dışmak dışkı, nope not this time bilemedin, ben çirkin yanlarımla tanıştım kurtulamadım onlardan belki alıştım...